23 Temmuz 2012 Pazartesi

VUK mu, UFRS mi? Yoksa Hem VUK, Hem de UFRS mi?

30 Haziran 2012’de yapılan değişikliklerden önce, 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu, gerçek ve tüzel kişilerin ticari defterlerin Türkiye Muhasebe Standartlarına (TMS) göre tutulmasını, yani muhasebe kayıtlarının TMS’ye göre yapılmasını emrediyordu.
Şimdiye kadar sadece bankalar, muhasebe kayıtlarını TMS’ye göre tutuyordu. Sermaye Piyasası Kanunu’na göre mali tablolarını TMS’ye göre hazırlaması gereken şirketler ise muhasebe kayıtlarını Vergi Usul Kanunu’na  (VUK) göre tutuyor, ancak SPK’ya verecekleri tabloları hazırlarken, genellikle VUK’a göre çıkan mali tablolarını TMS’ye uygun mali tablolara dönüştürüyorlardı. Bazı şirketler, bu dönüşümün sağlıklı olamayacağını düşünerek, muhasebe kayıtlarını VUK’a göre ve TMS’ye göre iki ayrı şekilde tutabiliyorlardı.
30 Haziran’da yayınlana 6335 sayılı kanun, 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda önemli değişiklikler yaptı. Bu değişikliklerden en önemlisi, 6762 sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu’nda bile yer almayan, ticari defterlerin Vergi Usul Kanunu’na göre tutulmasını emreden 64’üncü maddenin 5’inci fıkrası oldu. Bu fıkrada, “Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır.” deniliyor. Bu ifadeyi okuyunca muhasebe kayıtlarının tutulmasında eskiye göre hiçbir değişiklik olmayacağı anlaşılıyor. Ancak, aynı fıkranın devamındaki “Bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez.” ifadesi ile Türk Ticaret Kanunu’nun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümlerinin uygulanması gerektiği, ancak bu hükümlerin uygulanmasının VUK ve diğer vergi kanunlardaki bu konulardaki hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği ifade edilmektedir. Yani, defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz işlemleri hem Türk Ticaret Kanunu’ndaki hükümlere, hem de VUK ve diğer vergi kanunlarındaki hükümlere uygun olarak yapılacak.

Defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz işlemleri ile ilgili Türk Ticaret Kanunu’nda ayrı olarak düzenlenen hükümler incelendiğinde Türkiye Muhasebe Standartlarına atıfta bulunan hükümler ve bu hükümlerin ilgili olduğu TMS veya TFRS’ler aşağıda gösterilmiştir:
1-    Madde 67, 1’inci fıkra: “Envanter çıkarılırken, malvarlığı mevcudu, sondaj yöntemine göre ve genel kabul gören matematiksel-istatistiksel yöntemler yardımı ile çeşit, miktar ve değer olarak belirlenir. Kullanılan yöntem, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmalıdır. Bu şekilde düzenlenen envanterin vardığı sonuçlar, fiziksel sayım yapılmış olsaydı elde edilecek olan envanterin sonuçlarına eş düşmelidir.” demektedir.

Bu maddeye göre envanter çıkartılırken aşağıdaki TMS ve TFRS’lerine göre çıkartılacaktır:
·         TMS 2 Stoklar,
·         TMS 11 İnşaat Sözleşmeleri,
·         TMS 32 Finansal Araçlar: Sunum,
·         TMS 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme,
·         TFRS 9 Finansal Araçlar,
·         TMS 41 Tarımsal Faaliyetler,
uygulanmak durumunda olacaktır.

2-    Madde 68, 3’üncü fıkra: “Bilanço ile gelir tablosu, yılsonu finansal tablolarını oluşturur. 514 üncü madde ile Türkiye Muhasebe Standartlarının bu konudaki hükümleri saklıdır.”
ve
Madde 69, 1’inci fıkra ve bu fıkranın a bendi: “Yılsonu finansal tablolar; Türkiye Muhasebe Standartlarına uyularak düzenlenmeli,” demektedir.

Bu maddelere göre finansal tablolar düzenlenirken;
·         Finansal Raporlamaya İlişkin Kavramsal Çerçeve
·         TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu
·         TMS 8 Muhasebe Politikaları, Muhasebe Tahminlerinde Değişiklikler ve Hatalar
·         TMS 10 Raporlama Döneminden (Bilanço Tarihinden) Sonraki Olaylar
·         TMS 21 Kur Değişiminin Etkileri
·         TMS 27 Konsolide ve Bireysel Finansal Tablolar
·         TMS 27 Bireysel Finansal Tablolar
·         TMS 34 Ara Dönem Finansal Raporlama
·         TFRS 1 Türkiye Finansal Raporlama Standartlarının İlk Uygulaması
·         TFRS 10 Konsolide Finansal Tablolar ve finansal tabloların hazırlanması ile hükümler bulunan diğer tüm standartlar,
uygulanmak durumunda olacaktır.

3-    Madde 72, 1’inci fıkra: “Aksine kanuni hükümler ve Türkiye Muhasebe Standartları saklı kalmak kaydıyla, finansal tabloların, ticari işletmenin tüm varlıklarını, borçlarını, peşin ödenen giderler ile peşin tahsil edilen gelirleri, teknik terimle dönem ayırıcı hesapları, bütün gelir ve giderleri doğru şekilde değerlendirilmiş olarak göstermesi zorunludur.” demektedir.

Bu maddeye göre ticari işletmenin tüm varlıklarını, borçlarını, peşin ödenen giderler ile peşin tahsil edilen gelirleri, teknik terimle dönem ayırıcı hesapları, bütün gelir ve giderlerinin doğru şekilde değerlendirilmiş olması için,

·         TMS 2 Stoklar,
·         TMS 11 İnşaat Sözleşmeleri,
·         TMS 32 Finansal Araçlar: Sunum,
·         TMS 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme,
·         TFRS 9 Finansal Araçlar,
·         TMS 41 Tarımsal Faaliyetler,
·         TMS 18 Hasılat
·         TMS 23 Borçlanma Maliyetleri
·         TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü
·         TMS 37 Karşılıklar, Koşullu Borçlar ve Koşullu Varlıklar
·         TMS 16 Maddi Duran Varlıklar
·         TMS 17 Kiralama İşlemleri
·         TMS 38 Maddi Olmayan Duran Varlıklar
uygulanmak zorundadır.
4-    Madde 73- (1) Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmemişse bilançoda, duran ve dönen varlıklar, özkaynaklar, borçlar ve dönem ayırıcı hesaplar ayrı kalemler olarak gösterilir ve yeterli ayrıntıya inilerek şemalandırılır.
(2) Duran varlıklar içinde işletmeye devamlı surette tahsis edilmiş bulunan varlıklar yer alır.
Ve
Madde 74- (1) Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmemişse, işletmenin kuruluşu ve özkaynak sağlanması amacıyla yapılan harcamalar için bilançoya aktif kalem konulamaz.
(2) Bedelsiz olarak elde edilmiş, maddi olmayan duran varlıklar için bilançonun aktifine kalem konulamaz; meğerki, Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmüş olsun.
(3) Sigorta sözleşmelerinin yapılması için gerekli olan giderler aktifleştirilemez; meğerki, Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmüş olsun.
Yukarıdaki iki maddeye göre; dönen varlıklar, özkaynaklar, borçlar ve dönem ayırıcı hesaplar, işletmenin kuruluşu ve özkaynak sağlanması amacıyla yapılan harcamalar, bedelsiz olarak elde edilmiş, maddi olmayan duran varlıkla, sigorta sözleşmelerinin yapılması için gerekli olan giderler konularında VUK değil, TMS’ye göre muhasebeleştirme yapılması gerekmektedir.

5-    Madde 75, 1’inci fıkra, “Gerçekleşmesi şüpheli yükümlülük ve askıdaki işlemlerden doğabilecek muhtemel kayıplar için Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen kurallara göre karşılık ayrılır.” demektedir.
Bu maddeye göre, VUK 323 ve 324’üncü maddelerinde şüpheli alacaklar ve vazgeçilen alacaklarla ilgili hükümler yerine TMS’de öngörülen kurallar (TMS 37 Karşılıklar, Koşullu Borçlar ve Koşullu Varlıklar) uygulanacaktır.

6-    Madde 76, 1’inci fıkrada “Bilanço gününden sonraki belirli bir süre içinde giderleşecek olan harcamalar ile gelir unsuru oluşturacak tahsilatlar hakkında Türkiye Muhasebe Standartları uygulanır” denmektedir.

Buna göre, bilanço gününden sonra giderleşecek harcamalar veya gelir unsuru oluşturacak tahsilatlar için TMS Kavramsal Çerçeve ve TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu standardında belirtilen tahakkuk esası uygulanacaktır.

7-    Madde 77, 1’inci fıkrada “Bono düzenlenmesi ile poliçe ve çek düzenlenmesinden, devrinden, poliçenin kabulünden, kefaletlerden, avalden, garanti sözleşmelerinden, akreditif teyitlerinden, üçüncü kişilerin borçları için verilen teminatlardan, üçüncü kişiler lehine taahhütlerden doğan sorumluluklar ile Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen diğer sorumluluklar pasifte gösterilmemişlerse, bilançonun altında veya ekte Türkiye Muhasebe Standartlarına göre açıklanır. Rücudan doğan alacaklar ve borçlar ile ilgili sorumluluk ilişkileri de ekte belirtilir.” denmektedir.

Buna göre, yukarıdaki maddede sayılan sorumluluklar ile ilgili olarak,

TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu
TMS 2 Stoklar
TMS 11 İnşaat Sözleşmeleri
TMS 16 Maddi Duran Varlıklar
TMS 17 Kiralama İşlemleri
TMS 24 İlişkili Taraf Açıklamaları
TMS 28 İştiraklerdeki ve İş Ortaklıklarındaki Yatırımlar
TMS 34 Ara Dönem Finansal Raporlama
Standartlarındaki kurallar uygulanacaktır.

8-    Değerleme İlkelerine TTK’nın 78 ila 81. Maddelerinde yer verilmiş olup, Madde 78, 1’inci fıkrada “Finansal tablolarında yer alan varlıklar ile borçlarla ilgili olarak, aşağıdakilerle sınırlı olmamak ve Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen ilkeler de dikkate alınmak üzere şu değerleme ilkeleri geçerlidir:” denilmiş ve aynı fıkranın d bendinde de “Değerleme ihtiyatla yapılmalıdır; özellikle de bilanço gününe kadar doğmuş bulunan bütün muhtemel riskler ve zararlar, bunlar bilanço günü ile yılsonu finansal tablolarının düzenlenme tarihi arasında öğrenilmiş olsalar bile, dikkate alınır; kazançlar bilanço günü itibarıyla gerçekleşmişlerse hesaba katılır. Değerlemeye ilişkin olumlu ve olumsuz farkların dönem sonuçlarıyla ilişkilendirilmesinde Türkiye Muhasebe Standartlarındaki esaslara uyulur.” ifadesine yer verilmiştir. Madde 79, 1’inci fıkrada, “Duran ve dönen varlıklar Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca bu standartlarda gösterilen ölçülere göre değerlenir. Borçlar ve diğer kalemler için de aynı standartlar uygulanır.”, Madde 80, 1’inci fıkrada, “Değerlemede uygulanacak değerlerin belirlenmesi, tanımları, kapsamları, uygulanacak kalemlerin gösterilmesi ve değişiklikler Türkiye Muhasebe Standartlarına tabidir.” ve Madde 81, 1’inci fıkrada da “Şartların gerçekleşmesi hâlinde Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen değerlemeyi basitleştirici yöntemler uygulanır.” denmektedir.

Bunlara göre TMS’deki değerleme ile ilgili tüm standartların uygulanması gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen maddelerin dışında, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Türkiye Muhasebe Standartları’na yaklaşık 13 madde de daha atıfta bulunulmaktadır.
Yukarıdaki açıklanan tüm maddelerin ışığında, Madde 64, 5’inci fıkradaki, “Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez.” ifadesinden şirketlerin 2 muhasebe sistemi tutması gerektiği anlaşılmaktadır.
TTK’ya bağlı gerçek ve tüzel kişiler, halen olduğu gibi VUK’a göre defter tutmaya devam edecek, ancak, kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümlerinde belirtildiği üzere, Türkiye Muhasebe Standartları’nı da uygulamak zorunda olacaklardır. Bu hükümler, Tüm TMS/TFRS standartları ile ilgilidir. Dolayısıyla, TMS/TFRS standartları da, VUK’a paralel olarak uygulanmak durumunda olacaktır.

Hazırlayan:
Besim Çalışkan

22 Haziran 2012 Cuma

TİDE Üyesi Olmanın Bana Sağladığı Faydalar



Ben, 2008 yılından beri, Türkiye İç Denetim Enstitüsü üyesiyim. 2010 yılından beri de TİDE'nin Çalışma Komitelerinde görev alıyorum. 2010-2011 döneminde Üye İşleri Komitesinde, 2011-2012 döneminde ise Yayın Komitesinde görev aldım. 2011 başından itibaren Türkiye İç Denetim Enstitüsü'nün sosyal medyada kurumsal varlığının oluşturulması ve sürdürülmesi konusunda çalışıyorum. LinkedIn, Facebook, Twitter ve XING web sitelerinde Türkiye İç Denetim Enstitüsü adına açılan gruplar veya sayfaları yönetiyorum. Aynı zamanda TİDE Mesleki Gelişim Akademisi'nin açtığı Eğitimcinin Eğitimi isimli seminere katılarak TİDE Akademinin Seminer Liderlerinden biri de oldum. Bazı seminerlerde seminer lideri olarak görev de alıyorum.


Yukarıda da belirttiğim gibi ben faal bir TİDE üyesiyim. Aslında buna TİDE Gönüllüsü demek lazım. Faal bir TİDE üyesi olmanın avantajlarından önce faal olmayan üyeler için TİDE'nin ne gibi avantajlar sunduğundan sizlere bahsetmek istiyorum.

İlk olarak TİDE üyesi olduğunuz zaman, kayıt olurken verdiğiniz email adresinize TİDE ile ilgili duyurular gelmeye başlar. Bunlar öyle sıradan dernek duyuruları değildir. İçinde size fırsat yaratacak bilgiler içermektedir. Bunların içinde kariyer fırsatları, TİDE'nin üyelerine özel yaptığı aile toplantıları, TİDE'nin zaman zaman birlikte etkinlik düzenlediği kurumların seminerleri, TİDE'nin üyelerine ücretsiz olarak verdiği eğitimlerin duyuruları gibi.

İkinci olarak size bahsedeceğim, TİDE'nin süreli yayın organı olan İç Denetim dergisi olacaktır. TİDE üyeleri, her ay TİDE'nin yılda 4 kere çıkardığı İç Denetim dergisine doğrudan abone olmaktadırlar. İç Denetim Dergisi, kitapçılarda 15 TL'ye satılmaktadır. Yılda 4 sayı, 60 TL ediyor. Yani sektördeki gelişmeleri ve yenilikleri takip etme merakı olan bir iç denetim sektörü çalışanı, TİDE üyesi olarak, bu dergiyi satın almak için yapacağı 60 TL'lik bir harcamayı yapmamış olacaktır.

TİDE üyesi olmak, sadece TİDE üyesi olmak değildir. Her TİDE üyesi aynı zamanda IIA, yani Institute of Internal Auditors üyesi olmaktadır. TİDE'nin ve IIA'in sadece üyelere özel bir çok hizmetinden yararlanabilmektedir.

TİDE üyesi olarak, TİDE ve IIA'in üyelerine ücretsiz olarak sunduğu hizmetler:

- TİDE'nin çıkarttığı İç Denetim Dergisi

- TİDE'nin web sitesi http://www.tide.org.tr/ 'nin sadece üyelere açık olan bölümlerinden faydalanma olanağı. Bu bölümler, Uygulama Önerileri ve Uygulama Rehberleri bölümleri, İç Denetim Dergisinin online sayılarıdır.

       - IIA'in http://www.theiia.org/ veya http://www.globaliia.org/ gibi web sitelerinin sadece üyelere özel bölümlerinden faydalanma olanağı.
      - IIA'in web sitelerinde en güncel Uygulama Önerileri ve Uygulama Rehberlerine İngilizce olarak en ulaşabilirsiniz
       - IIA'in Bookstore'undaki üyelere ücretsiz olarak verilen bir çok e-kitap linkine ulaşabilirsiniz. Ben, dün bu bölümden ilgimi çeken 17 adet e-kitap indirdim. Dünyadaki en yeni gelişmelerin parmaklarınızın ucunda olması, insana mesleği ile ilgili olarak başka bir özgüven veriyor.
       - IIA tarafından üyeleri için ücretsiz düzenlenen bir çok Webinar (Web üzerinden seminer) programını izleyebilir ve hatta bu izlediğiniz webinarlar için CPE puanı bile kazanabilirsiniz.

- IIA'in Bookstore'unda zaman zaman düzenlenen kitap indirimlerinden faydalanabilirsiniz. TİDE'nin LinkedIn'deki grubunda, Facebook ve Twitter sayfalarında geçen hafta duyurduğumuz IIA'in düzenlediği bir kitap indirimi vardı. Ben, bu indirimden tanesi 10 dolardan şu 4 kitabı alma fırsatı buldum: Assurance Services Within the Audit Profession, Control Self-assessment: A Practical Guide, The Outsourcing Dilemma: What's Best for Internal Auditing.

- TİDE'nin üyelerine özel düzenlediği bazı seminerler var. Bunlardan en önemlisi her sene yenisi düzenlenen Uluslararası İç Denetim Standartları eğitimi. Bu eğitimde her sene yeni gelişmeler, uygulama önerileri ve uygulama rehberleri hakkında da bilgi sahibi olma imkanı var.

- Bence TİDE'nin üyelerine ücretsiz olarak sunduğu en büyük hizmet, üyeler için çok önemli bir networking imkanı sağlamasıdır. TİDE, üyelerini çeşitli vesilelerle biraraya getirmektedir. Böylece üyelerarasında bir tanışma ve ileriye dönük işbirlikleri kurulması yolunda fırsatlar yaratılmaktadır. TİDE'nin üyelerini biraraya getirdiği etkinlikler şunlardır:

       - Aile toplantıları: TİDE, bir aile gibi, üyelerini de birer aile üyesi olarak görüp zaman zaman biraraya getirmekte ve tanışmalarını sağlamaktadır. Bu aile toplantılarına sadece üyelerimiz katılabilmekte ve katılım ücretsiz olmaktadır

       - TİDE Genel Kurulları: TİDE'nin yılda iki defa yapılan Olağan ve Olağanüstü Genel Kurulları sayesinde, TİDE üyeleri birbiriyle tanışma, sohbet etme fırsatı bulmaktadırlar.

      
      - Çalışma Komiteleri Toplantıları: TİDE'de aşağıdaki Çalışma Komiteleri bulunmaktadır.
           1) Mesleki Düzenlemeler ve Kamu ile İlişkiler Komitesi,
           2) Standartlar ve Kalite Güvence (QAR) Komitesi,
           3) Yayın Komitesi (Dergi, Kitap)
           4) Akademik İlişkiler Komitesi,
           5) Sertifikasyon Komitesi,
           6) Kurumsal İletişim Komitesi

        TİDE, her sene üyelerinden hangi çalışma komitelerinde çalışmak istediklerini bildirmek istemektedir.  Bu sene Çalışma Komitelerinde görev almak haricinde TİDE'nin yürüttüğü belli başlı projelerde de görev almak isteyen üyelerimiz hangi projelerde çalışmak istediklerini bildirebileceklerdir. TİDE, bu konuda üyelerini emaille bilgilendirmektedir. Çalışma Komiteleri, yıl içinde toplantılar yapmakta, komitenin görev amacına göre, TİDE dışındaki kamu, akademik ve özel sektör kurumlarıyla toplantılara katılınmaktadır. Tüm bu toplantılar, üyelerin çok önemli ilişkiler kurmasına da faydalı olmaktadır.

     - Çalıştaylar: Çalışma Komitelerinin ortak toplantıları olarak nitelendirebileceğimiz çalıştaylarda, ülkemizdeki özel gelişmelerin İç Denetim mesleğini nasıl etkileyeceği ve TİDE'nin bu konularda nasıl bir hareket stratejisi izlemesi gerektiğine dair karşılıklı bilgi ve görüş alışverişi yapılmaktadır. Ayrıca, TİDE Akademi'nin müfredatının geliştirilmesine yönelik çalıştay toplantıları da yapılmaktadır. Çalıştaylar, hem sektördeki gelişmeleri takip etmek, hem de bu konuda birçok şirkette üst düzeyde görev alan üyelerimizin bu konulardaki görüş ve önerilerini öğrenmek açısından çok önemli bir ortamdır.

Ben, yukarıda belirttiğim networking imkanı sağlayan bütün TİDE toplantılarına katılmaya çalışıyorum. TİDE'nin birçok değerli üyesi ile tanışma, karşılıklı görüş alışverişi imkanı buldum. Mesleki açıdan arkamda çok büyük bir camia olduğunu görmenin verdiği kendine güven, işimde daha başarılı olmama destek oluyor.

Networking, emeğini ve entellektüel sermayesini kullanarak çalışan herkes için çok önemli bir oluşum. Son zamanlarda, networkingin önemini anlatan bir kitap okuyorum. Kitabın adı "Never Eat Alone". Keith Ferrazzi, bu kitabında kendi mesleki gelişiminde networkingin kendisine nasıl yardımcı olduğunu anlatırken, networkingin nasıl yapılması gerektiğine dair çok önemli ipuçları da veriyor. Bu kitabı bulup muhakkak okumanızı tavsiye ederim. Size bu kitaptan hoşuma giden birkaç cümle yazmak istiyorum.

When you help others, they often help you. Reciprocity is the gussied-up word people use later in life to describe this ageless principle. I just knew the word as "care." We cared for each other, so we went out of our way to do nice things.
Başkalarına yardım ettiğiniz zaman, çoğunlukla onlar da size yardım ederler. Reciprocity (yani mütakabiliyet, karşılıklılık), insanların bu hiç eskimeyen ilkeyi anlatmak için kullandıkları süslü bir kelimedir. Ben bu kelimeyi, care (yani önem vermek, umursamak, özen göstermek) olarak biliyordum. Birbirimize özen gösterdik, ve böylece kendi yollarımıza güzel şeyler yapmak için dağıldık.

Success in any field, but especially in business, is about working with people, not against them. No tabulation of dollars and cents can account for one immutable fact: Business is a human enterprise, driven and determined by people.
Her alanda, özellikle iş alanında başarı, insanlarla çalışmakla olur, insanlara karşı çalışarak değil. Dolarların ve centlerin hiçbir karşılaştırılması, değişmez bir gerçeği açıklayamaz: İşletme bir insan girişimidir, insanlar tarafından yönetilen ve karara bağlanan.

Like business itself, being a connector is not about managing transactions, but about managing relationships.
İşin kendisi gibi, birleştirici olmak, işlemleri değil, ilişkileri yönetmekle ilgilidir.

Yukarıdaki cümleler, networkingin, ilişkileri yönetmenin, insanlarla birlikte çalışmanın, karşılıklı yardımlaşmanın önemini çok güzel anlatıyor. TİDE, biz iç denetim meslek mensuplarına bu networking hizmetini ücretsiz veriyor. Bizlere sadece TİDE'ye üye olup, bu hizmeti almak düşüyor.

Sizlere TİDE'ye üye ve faal bir TİDE üyesi, yahut da TİDE gönüllüsü olarak neler kazandığıma en son bir örnek vermek istiyorum. Yaklaşık birbuçuk senedir, TİDE'nin sosyal medyadaki varlığının kurulması ve yönetilmesi ile ilgili çalışmalarım, TİDE Yönetim Kurulu tarafından ödüllendirildi. Farkındalık Ödülleri töreni sırasında bir teşekkür belgesi verildi. Ayrıca TİDE tarafından Eylül ayında Hollanda'nın Amsterdam şehrinde yapılacak Avrupa İç Denetim Kongresi'ne gönderiliyorum. Hiç beklemediğim, bana tamamen sürpriz olan bir gelişme. TİDE, sizin TİDE'ye verdiklerinizi bu kadar güzel takdir eden bir kurum. TİDE, şimdi bana Avrupa'daki meslektaşlarımızla networking imkanını da açmış oldu. Teşekkürler TİDE!

Sizleri, TİDE'ye üye olmaya, TİDE Çalışma Komitelerinde görev almaya davet ederek bitirmek istiyorum. TİDE, sizin mesleki gelişiminizin inşasındaki en önemli yapıtaşıdır. Bundan mahrum kalmayın!

Sevgi ve Saygılarımla,

Besim Çalışkan

TİDE Gönüllüsü

Not: TİDE'ye üyeliğin faydaları ile ilgili kurumsal bilgilendirmeye ve başvuru formuna http://www.tide.org.tr/page.aspx?nm=uye adresinden ulaşabilir, http://www.tide.org.tr/page.aspx?nm=iletisim adresindeki bilgilerle de TİDE ile iletişime geçebilirsiniz.

14 Mayıs 2012 Pazartesi

ULUSLARARASI İÇ DENETİM FARKINDALIK AYI


ULUSLARARASI İÇ DENETİM FARKINDALIK AYI
PLANLAMA KILAVUZU
Türkiye İç Denetim Enstitüsü















Uluslararası İç Denetim Farkındalık Ayı Nedir?    

İç denetçilik mesleğinin imajını geliştirmek için farkındalık oluşturma faaliyetlerini yıl içinde kesintisiz sürdürmek çok önemlidir. Ancak dünya genelinde iç denetçilik bilinci oluşturma çabalarının yoğunlaştırılacağı ay olarak Mayıs ayı tayin edilmiştir. IIA yerel birimleri ve enstitüleri, Mayıs ayı boyunca mesleği tanıtma çalışmalarına katılmaya davet edilir.

İç Denetçilik Hakkında Bazı İlginç Gerçekler    

ü  13. yüzyılda icat edilen çift-kayıt muhasebe sistemi, ticaretle iştigal edenlere, tedarikçilerle ve müşterilerle yaptıkları işlemleri kontrol etme ve çalışanların iş performansını değerlendirme imkânı sağladı (yani “ilk iç denetim” adımları atılmış oldu”.) 

ü  Tarihsel kayıtlara göre, 15. yüzyıl öncesinde bile iç denetçilerden yararlanılıyordu. Krallar veya tüccarlar tarafından işe alınan bu denetçilere, hırsızlık, dolandırıcılık ve diğer yolsuzlukları tespit etme veya önleme görevi veriliyordu. Ticari usulsüzlükleri tespit etmek ve önlemek amacıyla, görev ayrımı, bağımsız doğrulama ve sorgulama (yani “denetçilik”) gibi denetim tekniklerinin ta o zamanlara dayandığı düşünülmektedir. Dolayısıyla, kontrol değerlendirmesi ve sahtecilik tespit faaliyetleri modern iç denetçilik uygulamalarının “temeli” olarak bilinegelmiştir.

ü  Sanayi ve ticaret geliştikçe, kontrol yöntemleri ve denetim teknikleri de gelişti ve karmaşıklaştı. Bu yöntemler, sanayi devrimi sırasında İngiltere’den Birleşik Devletler’e geçmiştir. İç denetim yoluyla idari kontrol uygulamalarına duyulan ilgi 20. yüzyıla doğru ve o yüzyıl boyunca artmaya devam etti.

ü  1941 yılında, küçük bir faal iç denetçiler grubu tarafından New York, ABD’de İç Denetim Enstitüsü (IIA) kuruldu. Bu grup, farklı iş alanlarında ve endüstri kollarında çalışmalarına rağmen çalışma şekillerinde birçok ortak noktalar olduğunu fark etmişti.

ü  1994 yılında Türkiye’de mesleğin 4 profesyoneli ile başlayan iç denetim meslektaşlarının örgütlenme girişimi, 1995 yılında 47 kurucu üyenin gayretiyle, "İç Denetim Enstitüsü" isminde bir meslek örgütüne dönüştü ve 1998 yılında "Türkiye" ismini kullanma talebi Bakanlar Kurulu tarafından onaylanarak Enstitü'nün ismi “Türkiye İç Denetim Enstitüsü” (TİDE) oldu. Enstitü’nün hedefi Türkiye'de uluslararası standartlarda mesleki gelişim ve paylaşım platformu oluşturmak, meslekleri ile ilgili değişimi ve geleceği yönetmek için meslektaşlarının ulusal ve uluslararası düzeyde mesleki örgütlenmesini sağlamaktır

ü  II. Dünya Savaşı’ndan sonra yönetim bilimlerinin gelişmesiyle birlikte iç denetçilik mesleği de muazzam bir evrime uğradı. İç denetimin dayandığı teorik altyapı, büyük oranda yönetim danışmanlığı ve kamu muhasebesi uygulamalarından beslenmektedir.  A.B.D. Sarbanes-Oxley Kanunu’nun 2002 yılında yürürlüğe girmesiyle birlikte, mesleğin gelişimi daha da hızlanmış ve iç denetçilik daha dikkat çekici, saygın ve itibarlı bir meslek haline gelmiştir.     





IIA’nın İç Denetim Tanımı:
 İç Denetim; bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını güden bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. İç denetim; kurumun risk yönetim, kontrol ve yönetişim süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek ve geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım getirerek kurumun amaçlarına ulaşmasına yardımcı olur.”   



Bir bakışta diğer gerçekler:

ü  2010 yılının başında, IIA’nın global üye sayısı 165 ülkede 170.000’i aştı. Toplamda üye sayısı son beş yıl içinde % 72 artmıştır.

ü  2011 yılı sonunda, TİDE’nin üye sayısı 1300’ü aşmıştır.

ü  IIA’nın internet sayfası her yıl 8,5 milyondan fazla tıklanmakta ve her gün 23.000’den fazla ziyaretçi çekmektedir.

ü  Sertifikalı İç Denetçi (CIA) sınavına ve bunun dışında üç uzmanlık sınavına kayıtlar rekor düzeydedir. CIA sayısı son beş yıl içinde hemen hemen ikiye katlanmış ve bilgisayar-bazlı test sistemine geçilmesi, sertifika adaylarına yıl boyunca dünya çapında 500’den fazla noktadan sınava girme imkânı sağlamıştır.

ü  2011 yılı sonu itibariyle Türkiye’de sertifikalı iç denetçi sayısı 585 dir. 2012 yılında lanse edilen CRMA sertifikası sahibi denetçi sayısı ise 19 dur. CRMA sertifikasında  Türkiye, Mayıs ayı itibariyle, dünya 2.si olmuştur.

ü  Robert Half Inc.’nin 2010 Salary Survey araştırmasına göre, ekonomik durgunluğa rağmen ABD’deki iç denetçiler hâlâ ücret zammı alabilmektedir. Bu araştırmada, büyük ölçekli ABD şirketlerindeki (yıllık satış hasılatı $ 250 milyonun üzerindeki şirketler) iç denetim müdürleri yıllık kazançları ortalama $ 100,375 seviyesindedir.

ü  2014 yılı içinde muhasebeci ve denetçi istihdamının tüm mesleklerin ortalamasından daha büyük bir hızda artacağı (% 18 ilâ 20’lik bir artış) beklenmektedir (ABD Çalışma Bakanlığı İş İstatistikleri Bürosu Perspektifler Kitapçığı).

ü  IIA’nın Uluslararası İç Denetim Mesleki Uygulama Standartları (Standartlar) 29 dile çevrilmiştir ve dünya çapında çeşitli gruplar tarafından benimsenmiştir.

ü  IIA Araştırma Vakfı’nın Ortak Bilgi Havuzu 2006 (CBOK)-Çalışması, iç denetçilerin büyük bir çoğunluğunun en azından kısmen Uluslararası İç Denetim Mesleki Uygulama Standartları’nı izlediğini ortaya koymuştur. 91 ülkeden 9300’den fazla katılımcının cevaplarıyla katkı yaptığı CBOK çalışması, iç denetçilik mesleği hakkında bugüne değin yapılan en kapsamlı ve küresel ölçekli çalışmadır.            


    

Kurumunuza Değer Katmak
İç denetçiler yönetici kadronun ayrılmaz bir parçasıdır ve risk yönetimi becerileriyle birlikte geniş organizasyon perspektifleri onları etkili kurumsal yönetim için vazgeçilmez ve değerli bir kaynak konumuna yükseltir.

Sonuç olarak, bilgili ve basiretli üst düzey yöneticiler ve yönetim kurulları iç denetçilerinin tavsiyelerine ve danışmanlığına önem verirler ve iç denetçilerin uzmanlıklarını farklı alanlarda tatbik etmeleri her zamankinden daha fazla istenmekte ve beklenmektedir.

Organizasyona geniş kapsamlı değer katmada iç denetimden daha iyi bir kaynak yoktur.    



İşyerinizde farkındalık oluşturun

ü  Çalışanlara dağıtılan maaş bordroları ekinde iç denetim bilinçlendirme ayı hakkında bir mesaj (kurumunuzda iç denetim olarak hedeflerinize hizmet eden ve mesleğimiz ile meslek standartlarımızı tanıtan) verilmesini sağlayın.

ü  Şirketinizde iç denetim bilincini artırmaya yönelik yeni yol ve yöntemler belirlemek için bir beyin fırtınası toplantısı düzenleyin.

ü  Bir “öğle yemeği ve öğrenme” oturumu düzenleyin ve burada  “İç Denetimin Gelişen Önemi ve Rolü” başlıklı bir PowerPoint sunumu hazırlayarak gösterin.

ü  Uluslararası Denetim Bilinçlendirme ilan panoları tasarlayın ve şirketinizin muhtelif yerlerine asın. 

ü  Yukarıda sayılan farkındalık aktivitelerinde TİDE ve IIA kaynaklarından ve aşağıda yer alan “Anahtar Mesajlar” kısımlarından istifade edin.

 





Aşağıda verilen mesajlar, gerek iç denetçilik mesleğinde henüz yeni olanlara, gerekse tecrübe sahibi profesyonellere mesleği tanıtma ve bir kurumun başarısındaki rolünü anlatma noktasında faydalı bilgiler sunmaktadır. 



ANAHTAR MESAJLAR


İç denetim nedir?

İş kültürü, sistemleri ve prosesleri hakkında derin bilgi sahibi profesyoneller tarafından icra edilen iç denetim faaliyetleri, bir kurumda uygulanan iç denetim prosedürlerinin riskleri hafifletme noktasında yeterliliğini, yönetim süreçlerinin verimliliğini ve etkinliğini ve organizasyonel hedef ve amaçların ulaşılabilirliğini güvence altına alır.

Bir kurum neden iç denetime tabi olmalıdır? 

Etkili yönetim uygulamalarında köşetaşı rolü oynayan iç denetim, yönetim kademesi ile yönetim kurulu arasında köprü kurar, kurumda hakim olan etik kültürü ve operasyonların verimliliğini değerlendirir ve kurallara, yönetmeliklere ve genel ideal iş uygulamaları kaidelerine uyumu sağlama noktasında kurumun güvenlik ağı işlevini görür.

İç denetim yöneticisinin hiyerarşik konumu nedir?

Şeffaflığı sağlamak ve çıkar çatışmalarını ve çıkar birliklerini önlemek için, iç denetim faaliyetinin ikili hiyerarşik ilişkisi çerçevesinde yapılmasının en iyi uygulama olduğu görülmüştür. İç denetim yöneticisi; yönlendirme, destek ve idari ilişkilerde yardım etmek için üst yönetici kadrolara ve stratejik yönlendirme, takviye, sorumluluklar, kadro, ücret belirlenmesi ve performans değerlendirmesi için kurumun en üst gözetim ve denetim organına - normalde denetim komitesine – bağlı olmalıdır.

İç denetçi bağımsızlığını ve tarafsızlığını nasıl korur?

BAĞIMSIZLIK: Üst yönetici kadrolarla ve kurumun en üst gözetim ve denetim organıyla ikili hiyerarşik ilişki kurmak suretiyle iç denetim faaliyetinin bağımsızlığı iç denetim yönetmeliğiyle düzenlenmelidir. Daha açık bir ifadeyle, iç denetim yöneticisi, yönlendirme, destek ve idari ilişkilerde yardım etmek için üst yönetici kadrolara ve stratejik yönlendirme, takviye, sorumluluklar, kadro, ücret belirlenmesi ve performans değerlendirmesi için denetim komitesine bağlı olmalıdır. İç denetçiler, gerektiğinde şirket kayıtlarına ve personeline erişebilmeli ve herhangi bir engelle karşılaşmadan uygun araştırma tekniklerini kullanabilmelidir.

TARAFSIZLIK: İç denetçiler, tarafsızlıklarını korumak hedefiyle, denetledikleri alanla hiçbir kişisel veya profesyonel ilişki veya çıkar birliği kurmamalı ve tüm -işlerinde önyargısız ve tarafsız bir kafa yapısını muhafaza etmelidir.             


İç denetim faaliyetiyle denetim komitesi arasındaki uygun ilişki tarzı nedir?
Yönetim kurulu denetim komitesi ile iç denetçiler birbirine bağımlıdırlar ve karşılıklı olarak erişilebilir olmalıdırlar. Bu çerçevede iç denetçiler denetim komitesini objektif görüşleriyle, bilgileriyle, eğitim faaliyetleriyle desteklerken, denetim komitesi de iç denetçilerin faaliyetlerini onaylar ve onlara doğrulama ve gözetim desteği sunar.

İç denetim profesyonellerinin faaliyetlerini yönlendiren standartlar nelerdir?

IIA’nın Mesleki Uygulamalar Çerçevesi’nin bir parçası olarak, Uluslararası İç Denetim Mesleki Uygulama Standartları (Standartlar) iç denetim mesleğinin temel prensiplerini ana hatlarıyla belirler. İç denetim faaliyetinin nasıl icra edileceği noktasında ilgili diğer yönergeler, talimatlar ve düzenlemeler de belirleyici olabilir ve tavsiye edilen makul prosesler hakkında aydınlatıcı bilgiler sağlayabilir.

İç denetim işi ne gibi becerileri ve nasıl bir kadroyu gerektirir?

Verimli bir iç denetim yapısının kurulması ve bu yapının devamlılığı açısından, geniş bir beceri ve uzmanlık yelpazesi ve kendini profesyonel olarak sürekli geliştirme noktaları çok kritik önemdedir. Bu noktada, kurumun faaliyet yürüttüğü sektör ve iç denetim alanında geçerli Standartlar ve en iyi uygulamalar hakkında derinlemesine bilgi sahibi olma; teknik beceri ve uzmanlık; finansal ve operasyonel alanlarda prosesleri uygulama ve geliştirme bilgi ve becerisi; kuvvetli iletişim ve sunum becerileri ve mesleki sertifikasyon, örneğin CIA en temel unsurlardır. Bu noktada özel yeterliliklerin ve becerilerin kurum içinden temin edilemediği noktada eş-kaynaklardan veya dış-kaynaklardan istifade etme yoluna gidilebilir, ancak iç denetim faaliyetinin yönetimi ve sorumluluğu dış-kaynaklara teslim edilemez.

27 Mart 2012 Salı

Çek Kanunundaki Değişiklikler, Eklentiler ve Etkileri

1-       14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik:
Eski Hali:
(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin adlî sicil kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler, bankaya kendileri ile ilgili olarak Türkiye’de bir adres bildirmek zorundadır. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri, talebi hâlinde hamile verilir.
Yeni Hali:
(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler, bankaya kendileri ile ilgili olarak Türkiye’de bir adres bildirmek zorundadır. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri, talebi hâlinde hamile verilir.
2-        14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasına d bendi eklenmiştir:
Yeni Hali:
(7) Çek defterinin her bir yaprağına;
         a) Çek hesabının numarası,
         b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
         c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin adı,
         ç) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası,
         yazılır.
d) Çekin basıldığı tarih,

3-       5941 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik:
Eski Hali:
       (3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
                 a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
                 1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya üzerinde ise altıyüz Türk Lirası,
                 2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
                 b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
       1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı altıyüz Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
       2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak altıyüz Türk Lirasını,
       ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete’de yayımlanır.

Yeni Hali:
       (3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
                 a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
                 1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya üzerinde ise bin Türk Lirası,
                 2) Çek bedeli bin Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
                 b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
       1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı bin Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
       2) Çek bedeli bin Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak bin Türk Lirasını,
       ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete’de yayımlanır.
4-       5941 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin altıncı fıkrasında değişiklik:
Eski Hali:
       (6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet başsavcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
Yeni Hali:
       (6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet başsavcılığına talepte bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
5-       5941 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine aşağıdaki dokuzuncu fıkra eklenmiştir.
(9) Çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer.
6-       5941 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
Eski Hali:
“Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı”
Yeni Hali:
 “Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı”
7-       5941 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
Eski Hali:
(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.
Yeni Hali:
(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî sorumluluk ile idarî yaptırım sorumluluğu çek hesabı sahibine aittir.
8-       5941 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
Eski Hali:
(1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.
Yeni Hali:
(1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılması hâlinde, altı ay içinde hamilin talepte bulunması üzerine, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi hakkında, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da çek hesabı sahibinin yahut talepte bulunanın yerleşim yeri Cumhuriyet savcısı tarafından, her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir. Bu fıkra hükmüne göre çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı, karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çekin düzenlenmesi suretiyle dolandırıcılık, belgede sahtecilik veya başka bir suçun işlenmesi hâlinde de verilir.

9-       5941 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin onuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
Eski Hali:
(10) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da sekizinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.
Yeni Hali:
(10) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına karşı yapılacak başvuru ve itirazlar hakkında, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri uygulanır. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına karşı yapılan başvurunun kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da sekizinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.
10-    5941 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Eski Hali:
Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
       MADDE 6 – (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında;
                 a) Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,
                 b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine,
       c) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına,
                 karar verilir.
                 (2) Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
         (3) Kişi, mahkûm olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
Yeni Hali:
Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılması
MADDE 6 – (1) Karşılıksız kalan çek bedelinin, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödenmesi hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı Cumhuriyet savcısı tarafından  kaldırılır. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
(2) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının verildiği yer Cumhuriyet başsavcılığına başvurularak talebin geri alınması hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına ilişkin kayıt, kaydın girildiği tarihten itibaren her hâlde on yıl geçmesiyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından resen silinir ve bu işlem ilân olunur.”
11-    5941 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
Eski Hali:
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yeni Hali:
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, Cumhuriyet savcısı tarafından üçyüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
12-     5941 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu maddenin yayımı tarihinden itibaren bir ay içinde 2 nci maddeye göre yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, 31/12/2012 tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bu Kanunun bu maddenin yayımı tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümleri ile mülga 3167 sayılı Kanun hükümleri gereğince düzenlenmiş olan eski çeklerin hukukî geçerliliği devam eder.
(4) Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, muhatap bankanın 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/6/2018 tarihinde sona erer.
(5) 31/12/2017 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.
(6) Bu maddenin yayımı tarihinden önce verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına ilişkin kayıtlar, 6 ncı maddede düzenlenen yasağın kaldırılmasına ilişkin şartlar oluşuncaya kadar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında tutulmaya devam olunur.
(7) Bu Kanun hükümlerine göre suç karşılığı uygulanan yaptırımı, idarî yaptırıma dönüştürülen fiiller nedeniyle,
a) Soruşturma evresinde bulunan dosyalar hakkında Cumhuriyet başsavcılığınca,
b) Kovuşturma evresinde bulunan dosyalar hakkında mahkemece,
idarî yaptırım kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalar hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Yargıtayın ilgili dairesinde bulunan dosyalar hakkında ise ilgili dairece, bu Kanuna göre işlem yapılmak üzere dava dosyası hükmü veren mahkemeye gönderilir ve bu mahkeme tarafından duruşma yapılmaksızın karar verilir.”
13-    29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 726 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
Eski Hali:
Madde 726 – Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar.
Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar.
Yeni Hali:
Madde 726 – Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar.
Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar.
14-    13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 814 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
Eski Hali:

MADDE 814- (1) Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Çek borçlularından birinin diğerine karşı sahip olduğu başvurma hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.
Yeni Hali:

MADDE 814- (1) Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Çek borçlularından birinin diğerine karşı sahip olduğu başvurma hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.



Önemli Noktalar
1-       Çekin karşılıksız olması durumundaki hapis cezası kalktı. Diğer hapis cezaları duruyor.
2-       Adli sicil kaydı yerine T.C. Merkez Bankası kaydında olup olmama geldi.
3-       Çek defterleri 2012 sonuna kadar yenilenecek. Kullanılmamış çek defterleri iptal edilecek. Yeni çek yapraklarında basım tarihi de olacak. Bankanın asgari miktarın ödenmesi durumunda 1000 TL’lik asgari ödeme, çek yaprağının üzerinde yazılı olan basım tarihininden itibaren 5 yıllık zaman diliminde ibraz edilirse tazmin edilebilecek. Örneğin; elinizdeki karşılıksız çekteki basım tarihinden 3 sene geçmişse, bankadan asgari ödeme tutarını (2012 yılı için 1000 TL) 2 sene içinde tazmin etmelisiniz.
4-       Basım tarihinden itibaren 5 yıllık sürede bankaya ibraz edilmeyen çekler için muhatap bankanın asgari ödeme tutarını (2012 yılı için 1000 TL) ödeme sorumluluğu ortadan kalkıyor.
5-       Karşılıksız çek için çeki bankaya ibraz eden kişi, 6 ay içinde Cumhuriyet Savcılığı’ndan talepte bulunursa, çeki düzenleyen için çek düzenleme ve çek hesabı açtırma yasağı konabilir. Bu yasağa itiraz 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında yapılmalıdır.
6-       Çek yasağının kaldırılması için çek bedelinin temerrüt faizi ile birlikte tamamen ödenmiş olması gerekmektedir. Çekin bedelinin ödendiğinin ispatı için çekin Cumhuriyet Savcılığı’na ibrazı yeterli değil. Çekin alacaklısından bu ödemenin yapıldığının belgelendirilmesi önemlidir. Noterden ibraname almak faydalı olacaktır. Cumhuriyet Savcılığı, UYAP aracılığıyla TCMB’ye çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kalktığını bildirir ve ilan eder. Çekin arkasını yazdıran kişinin Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı talebi geri çekmesi durumunda da çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kaldırılır. Ayrıca yasak konulmasından sonar 10 yıl geçince yasak re’sen kaldırılır.
7-       Bir tacirin, tacir olmayanlara özgü bir çeki ticari işinde kullanması durumundaki hapis cezası, 300-3000 TL arası para cezası ile değiştirildi.
8-       Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleri ile ilgili ödeme sorumluluğu 30/6/2018 tarihinde doluyor.
9-       Çekler, vadeli çek haline geliyor. 2017 sonuna kadar ileri tarihli düzenlenen çeklerin üzerindeki düzenleme tarihinden önce bankaya ibrazı geçersiz. Ancak, çek sahibi talimat verirse, banka üstünde yazılan tarihten önce ödeyebilir.
10-    Hali hazırdaki davalar için Cumhuriyet Savcılığı’nca idari yaptırım kararı verilir.
11-    Çek hamilinin, çekin karşılıksız olması durumunda diğer cirantalara, keşideci ve ek borçlularına karşı icra yoluyla müracaat hakkının zamanaşımı altı aydan üç yıla çıkarıldı. Aslında bu zamanaşımının üç yıla çıkarılmasının pek bir anlamı yok. Eğer ödeyecek kişinin parası yoksa, zaten zamanaşımının uzun olmasının da bir anlamı yok. Eski kanun hükümlerine göre ibraz edilen bir çek için altı aylık zamanaşımı süresi hala geçerli (3 Şubat 2012’den önce bankaya yapılan ibrazlar).
12-    Çeki düzenleyen kişinin iflas ertelemesi kararı alması durumunda atanan kayyum, genelde şirketin mali durumunun düzeltilmesi için çalışmıyor. Dolayısıyla alacaklı için bir faydası yok.
13-    Ödenmeyen çeklerle ilgili bir sigorta çıkarılması gerekiyor.
14-    Çek yasaklısı olma şirketin ortaklarını veya müdürlerini etkilemiyor.
15-    Çekin arkasını yazdıran kişi, üst cirantadan parasını aldıysa, çeki düzenleyen kişiye çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı getirilmesi için Cumhuriyet Savcılığından talepte bulunma talebi, sadece çeki ibraz edip arkasını yazdıran kişi tarafından yapılabiliyor. Diğer cirantaların bir talepte bulunma hakkı yok.
16-    Karşılıksız çıkan çeklerle ilgili dolandırıcılıkla ilgili suç duyurusunda bulunulması durumunda, dolandırıcılık kararı tesbiti savcılığın takdirinde.
17-    Karşılıksız çekler için ihtiyati haciz kararı aldırılabilinir.
18-    Çeklerde aval (kefalet) mümkündür.

5941 Sayılı Çek Kanunu ile 6273 sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun metinlerine ve 2 Mart 2012 tarihinde İstanbul Ticaret Odası’nda yapılan “Çek Kanunundaki Son Değişiklikler” panelindeki sunumdan alınan notlara göre hazırlanmıştır.

Hazırlayan:
Besim Çalışkan