İşletmeler, her ürün ve hizmetlerinin kendine özgü markaları ile tanınmasını istedikleri gibi, işletme adlarının da bir marka olması için büyük yatırımlar yaparlar. Bu şekilde, bir çok işletmenin markası, artık o ürünleri tanımlar hale bile gelmiştir. Bununla ilgili olarak hepimizin sayabileceği birkaç marka vardır. Gillette markası Türkçe okunuşuyla jilet, ürün ismi olan traş bıçağının önüne geçmiştir. Aynı şekişde Selpak markası da, kağıt mendilin önüne geçmiştir. Yine bir çok hizmet markası da, hizmet adlarının önüne geçmiştir. Örneğin İngilizcde, internette arama yapmak yerine Googling kullanılmaktadır ve Google fiil halinde kullanılarak markasını, internet aramasına eşanlamlı hale getirmiştir. Aynı şekilde AVG antivirüs yazılımının markası da İngilizcede virüs kontrolü yapmak fiilinin yerine örneğin; “AVG your files” şeklinde kullanılabilmektedir.
Pazarlama uzmanlarına sorduğunuz zaman, marka olmak çok aşamalı bir iştir diyeceklerdir. Ancak işin marka olmakla bitmediğini ve marka olarak kalmanın, marka olmaktan çok daha zor olacağını size söyleyeceklerdir.
Pekala, bir ürün veya hizmet niye marka olur? Cevabı basit aslında. Bir ihtiyacı, diğer eşdeğerlerinden daha önce, daha iyi, daha güvenli, daha ucuz ve belki de daha iyi bir ambalajla ve devamlı olarak çözdüğü için bazı ürün ve hizmetler, marka olurlar.
Yukarıdaki tanımda öne çıkan dört önemli niteliğe değinmek istiyoruz. Bu dört nitelik: daha iyi, daha güvenli ve daha ucuz olmak ve devamlılıktır. Bu nitelikler bize aslında aslında göreceli olarak ürün veya hizmetin göreceli kalitesini de ön plana çıkarmaktadır. Günümüzde artık kalite dediğimizde, herkesin aklına birçok standart gelmektedir. Toplam Kalite Standartları da dediğimiz bu standartlar, ürün ve hizmetinizin marka olmasına yardım eden niteliklere sahip olması için taşıması gereken özellikleri tanımlar.
Bu standartlarla ilgili resmi sertifikaların alınması zor ve maliyetli olduğu gibi, bu sertifikaları elde tutmak da, zordur. İşletmeler, bu sertifakaların tanımladığı standartların devamlılığını sağlamak için dışardan denetim ve gözetim aldıkları gibi, işletme içinde de denetimi sağlarlar.
Bu kalite standartları ile ilgili olarak, işletmelerin alması zorunlu olan sertifikalar olduğu gibi, ürünlerinin ve hizmetlerinin kalitesini kanıtlamak isteyen işletmeler de gönüllü olarak bu sertifikaları almak için gerekli yatırımları yapabilmektedirler. Tüketicinin kalite bilinci arttıkça, mal ve hizmet üreticileri de bu kalite sertifikalarına daha çok önem veriyorlar.
Sertifika sahibi olmak, işletmenin gerekli dış ve iç denetimleri de yaptırttığını göstermektedir. Ancak, bugün birçok işletme, sertifika alma amacı olmadan dahi, iç ve dış denetime başvurmaktadır. İşletmedeki işlerin önceden belirlenmiş kural ve standartlara uygun olarak yapıldığı uygunluk ve süreç denetimleri, muhasebe ile ilgili standartlara uyulup uyulmadığını gösteren denetimler ile işletmede herhangi bir yolsuzluk olayının olup olmadığına dair dolandırıcılık denetimleri de yaptırılmaktadır.
Bu tür denetimleri yapan özel denetim firmaları bulunmaktadır. Bu dış denetçilerin, işletmede denetime başladıklarında baktıkları ilk şey, o işletmede bir iç denetim, iç kontrol işlevinin olup olmadığıdır. İç denetim ve iç kontrol fonksiyonu düzgün çalışan işletmelerde denetim riski en az düzeye inmektedir. Zira, bir işletmede iç denetim ve iç kontrol yoksa veya düzgün çalışmıyorsa, dış denetimin aksaklıkları bulma riski o derece artacaktır.
Güçlü bir iç denetim kadrosu ve geleneği olan işletmeler, iç kontrollerini düzgün biçimde yaparlar ve uygunluk, süreç, yolsuzluk açılarından risklerin en aşağıya inmesini sağlarlar. Bu risklerin en aşağıya inmesi, işletmenin sunduğu ürün ve hizmetlerin kalitesinin artmasını sağlamaktadır. Devamlı olarak südürülen bir iç denetim fonksiyonu ile sürdürülebilir kalite de sağlanmış olur.
Amaç, herhangi bir sertifika almak veya bir sertifikayı devam ettirmek olsun veya olmasın, binbir uğraşla yarattığınız markanızı korumak için işletmenizde gerçekten çalışacak bir iç denetimi kurmak zorundasınız. Yani kendi kendinizi denetlemelisiniz. İç denetimin işletmenize katkıları, maliyetinin çok fazla üzerinde olacaktır. İç denetim ile işletmenizin kasası, banka hesapları, depoları artık tam güvende olacağı gibi, gerek üretim süreçlerinizdeki ve gerekse de diğer yönetim süreçlerinizdeki gereksiz maliyet ve giderler de önlenmiş olacaktır. İyi kurulmuş bir iç denetim bölümü ve bu bölümün işletmede yarattığı iç kontrol ortamı ile, ürettiğiniz mal ve hizmetler için kullandığınız malzemeler, işçilik, aldığınız dış hizmetler hep istediğiniz kalitede olacak ve bunlardaki israf da önlenmiş olacaktır. Tüm bunların birleşmesiyle, ürettiğiniz mal ve hizmetlerin kalitesi, yani markanızın değeri korunmuş olacaktır. Ürettiğiniz mal ve hizmetlerdeki bir kalite düşmesi, işletmenizde yaşanabilecek bir yolsuzluk sonucu, işletmenizin mali bir güçlük içerisine girmesi gibi istenmeyen olaylar, eninde sonunda markanızın değerini de düşürecektir.
Bu yüzden diyoruz ki, denetimsiz olmayın, iç denetimle, markanızın değerine değer katın!