Merhaba Sayın Okurlar,
Özellikle iç denetim üzerine iş arama çabalarımı sürdürürken, piyasalardan ve uygulamalarla ilgili gelişmelerden uzak kalmamak için seminer ve konferanslara gitmeye devam ediyorum. Bu yazıda sizlere daha önce sözünü verdiğim gibi katıldığım seminer ve konferanslardan edindiğim bilgileri ve çıkardığım dersleri sizinle paylaşmaya devam edeceğim.
13-15 Ekim 2010’da IOSCO’nun (International Organization of Securities Commissions – Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları Örgütü), Emerging Markets Commission (Gelişmekte Olan Piyasalar Komisyonu) toplantıları İstanbul Swiss Hotel’de yapıldı. 13-14 Ekim’de sadece IOSCO üyelerine açık toplantılardan sonra 15 Ekim’de herkese açık bir konferans vardı. Ben de bu önemli konferansa katılarak izleme fırsatı buldum. Şimdi de sizlerle bu konferansta edindiğim bilgileri ve genel anlamda çıkardığım dersleri paylaşacağım.
Konferans, Devlet Bakanı Ali Babacan’ın açılış konuşması ile açıldı. Bakan Babacan’ın konuşmasında değindiği en önemli konu bence, ülkelerin küresel olarak finansal çöküşlerin, suistimallerin önlenmesi için birleşemedikleri yönündeki sözleriydi. Bakan Babacan, özetle, G20 ülkelerinin toplantılarında finansal çöküşlerin, krizlerin ve suistimallerin önlenmesi ile ilgili konuşulanların hep temenni olarak kaldığını ve ülkelerin kendi ekonomik krizleriyle mücadelede yapılması gerekli düzenlemeleri ertelediklerini veya uygulamadıklarını söyledi. Sayın Bakan’ın sözlerinden finansal suistimallerle küresel bazda mücadele çok yakın bir zamanda imkan dahilinde olmadığı görüşüne vardım.
Konferansın ilk konusu “The new global financial architecture along with the new measures taken on the financial crisis: Are securities regulators in Emerging Markets properly equipped to manage systemic risk?” yani, “Finansal krizlerde alınan yeni önlemlerin beraberinde yeni küresel finansal mimari: Gelişmekte olan piyasalardaki menkul kıymet düzenleyici kurulları, sistematik riski yönetmek için gereği kadar donanımlı mı?” şeklindeydi. Bu konuda konuşmacıların değindiği konular şunlardı:
1- Basel II gibi bası düzenlemelerin krizleri önlemede başarılı olmadığı görüldü.
2- Ülkelerin merkez bankalarının kendi para birimlerinin değerlerini arttırmak veya azaltmak için aldıkları sürekli değişen ekonomik kararlar dünyada dengesizlikler yaratıyor.
3- Kriz, şeffaflığın arttırılması, basiretli önlemler ve yatırımcı koruması kanunları gibi kapsamlı finansal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu gösterdi.
4- Ülkelerin finansal piyasalardaki self regulation, yani düzenlemeleri finansal oyuncularının insafına bırakan düzensizliğin sona erdirilmesi gerekli.
5- Financial innovation, yani finansta yeni, birbirinin içine geçmiş karışık, tanımlanması, takip edilmesi, denetlenmesi güç enstrümanların çıkarılması yoluyla finans piyasasının büyütülmesi önlenmelidir.
6- Küresel krizin, küresel bir iyileşmeye dönüşmesi ve yeni ekonomi balonlarının oluşmasının önlenmesi için uluslararası işbirliği ve eşgüdüm gerekli.
7- Yeni finansal mimari için güçlü ve etkili düzenlemeler ve iyileştirmeler ana konular. Aksi taktirde yetersiz kalacaktır.
8- “Too big to fail”, yani batmasına izin verilemeyecek kadar büyük finansal kurumlar gibi diğer sorunlar da çözülmelidir.
9- En son krizlerde gelişmekte olan piyasaların kendini daha çabuk toparlatıkları kanıtlanmışken, hala potansiyel devamsız (volatile) sermaye akımlarını yönetme riskiyle karşı karşıya kalmalarına bir çözüm bulunmalıdır.
10- Esas meydan okuma, üretimi, ticareti ve iş imkanları yaratıcı iyi bir sistemi tekrar kazanmak olmalıdır.
11- Finansal piyasalarda sermaye çok hızlı yer değiştirmektedir; rekabet çok korkunç boyutlardadır; bölgesel farklar giderek yokolmaktadır.
12- Bir başka konuşmacıya göre geliştirilmesi gereken düzenlemeler şöyle: Batmasına göz yumulmayacak kadar büyük kurumlar sorununun önlenmesi; dengesiz teşviklerin önlenmesi; işletme raporlamalarındaki şeffaflığın arttırılması; emtia piyasalarındaki finansal türev enstrümanlarının, vadesinde para değiş tokuşu yapmak yerine o emtia ile değiş tokuşunun arttırılmasına (fungibility) yönelik teşvikler yapılmalı; sermayenin yer değiştirmesiyle ilgili düzenlemeler arttırılmalı; yatırımcı koruma ile ilgili düzenlemeler geliştirilmeli.
13- Başka bir konuşmacı da, en büyük problemin batmasına göz yumulmayacak kadar büyük kurumlar sorunu olduğunu belirterek, Basel III’ün büyük bir gelişme olduğunu ancak, bankaların batma tehlikesinden etkilenmez olması için yeterli olmadığını söyledi ve kararlı finansal düzenlemelerle krizin üstüne gitme konusunda artık o il heyecan ve isteğin kaybolmaya başladığını (running out of steam) ve devlet garantilerinin büyük bir problem olmaya devam ettiğini söyledi.
Konferansın ikinci oturumunun konusu, “Corporate Bond Markets in the Emerging Markets: setting the scene for their development” yani, “Gelişmekte Olan Piyasalarda Şirketler Tahvil Piyasası: onların geliştirilmesi için sahnenin kurulması” idi. Bu oturumda, şirket tahvilleri piyasasının gelişmesinin önünde banka mevduatlarının ve en büyük rakip enstrüman olan devlet borçlanma enstrümanlarının olduğu söylendi. Devlet kağıtlarına oranla düşük ratingli şirket tahvillerine yatırımcıların yatırım yapma iştahının arttırılması gerektiği, bunun için de takas ve saklamanın “PVP Basis” yani “Ödeme Karşılığında Ödeme” diye çevirebileceğimiz düşük likidite ortamarlında kullanılan, ödeme kuyruğunu arttıran ama riski düşüren sistemle yapılması; likit olmayan piyasalarda takas garantilerinin verilmesi ve son olarak da; şirket tahvillerinin repo işlemlerine konu edilmesi ve uluslararası pazarlara açılması gerektiği söylendi.
Saygılarımla,
Besim Çalışkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder